Başarının günündeki en büyük engel ve aşılması gereken ilk engel güvensizliktir. Kendimize inanmamamızdır. Bütün başarısızlıkların nedeni; kendimize karşı beslediğimiz güvensizliktir. Kendine inanan; güven bulur.
Kendine inanmayan; güven kaybeder. Bir çok insan vücutça çok kuvvetli oldukları halde kendilerine güvenleri olmadığından, iş görmek, başarılı olmak için içlerinde en ufak bir kuvvet bulamazlar. Gerçek kuvvetliler kendilerine tam güveni olanlardır. Kendi yeteneklerine güvenmeyenler dünyanın en zayıf .insanlarıdır. Washington İrving: "iyi şekillenmiş disiplinli bir yetenek, daima layık olduğu iş ve güveni bulur; ama o kendini aramalarını beklemelidir. Çok mütevazı, birçok değerli insan bir kenarda ihmal edilmiş dururken; değersiz fakat her ne pahasına olursa olsun başarılı olmak için ileri atılmış pek çok kimse de başarıyı yakalamıştır. Bu adamların da hız ve ileri atılma, güven ve kendine inanma gibi değerleri olduğunu ve bunlar-s
‘Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.’ Tacitus Çin'de ilim ile uğraşan, hayatını okumak ve yazmak ile geçiren bir kişinin hanımı bir gün bu bilgine şöyle der:
- Bu kadar yıl ilimle uğraşıyorsun; fakat para kazanmıyorsun. Yeter artık ben para istiyorum, rahat yaşamak istiyorum. Bunun üzerine bilge:
- Tamam sen de haklısın; biraz da ticaretle uğraşayım da para kazanıp seni rahat yaşatayım, der. Ve ticaret yapmak için şehrin en zengininin huzuruna çıkıp yüklüce borç para alır ve ticarete başlar. Bu zengin kişi parayı verdikten sonra, yanındakiler sorarlar: Biz bu adamı ilk defa gördük. Siz daha önceden tanıyor muydunuz? Parayı veren zengin: Hayır tanımıyordum. Ben de sizin gibi ilk defa gördüm, der. Bunun üzerine etrafındakiler:
Bu kadar parayı nasıl güvenip de verdiniz? dediklerinde, zengin şu cevabı verir:
Kendimizi güçlü hissetmeye ihtiyacımız vardır. Kendimize olan inancımız asla sarsılmamalı, güçlü olmalıdır. Bezginlik hissettiğiniz zaman, silkinip iyileşiri. Kendinizi karamsarlığa kaptırmayın. Genç adam okulunun jimnastik salonuna doğru yürüdü. Duvara birinci gelen okul takımının oyuncularının listesi asılmıştı. On beş yaşındaki Michael Jordan listeye baştan aşağı baktı ve kendi adını listede bulamadı. Takımı oluşturanlar arasında adı yoktu. Michael Jordan birçok uzman tarafından en iyi basketbol oyuncusu olarak kabul ediliyordu. Fakat takıma girmesi için kendine inanması gerekiyordu. Bu arada birçok basketbol oyuncusu onuncu dereceye ulaşmıştı. Kolej koçlarından yüzlerce mektup alıyorlardı. Oyuncuları kendi takımlarına almak için araştırma yapıyorlardı. Michael Jordan bir tek mektup bile almadı, çünkü takımı yapan o değildi. Michael Jordan pes etmedi. Kendine ve yeteneğine inanıyordu. Durmadan, dinlenmeden çalıştı. Ertesi yıl takıma girmeyi başardı ve takım